Yaklaş

Onu okuldan eve dönüş yolunda görmüştüm. Pis ve rahatsız edici görünüyordu, otobüsümüz durağı terk etmeye hazırlanırken gözlerini bize dikmişti. Onun hakkında şakalaşıyorduk, aslında bu korktuğumuzu belli etmemek için başvurduğumuz bir yöntemdi. Orta sınıf mahallemizden biriymiş gibi durmuyordu, bu yüzden varlığı tehdit ediciydi. Üç arkadaş durakta inip evlerimize doğru yürüyeceğimiz sırada onu köşede görünce biraz paniklemiştik.

Okul otobüsü bizi bırakıp uzaklaşmıştı. Tuhaf yabancıysa bizimle evlerimiz arasında duruyordu. Yan bahçedeki çalıların arasına doğru ilerledik. Bizi görüp görmediğini bilmiyorduk ancak yaprakların arasından baktığımızda bizim tarafa doğru yürüdüğünü fark ettik, kendi kendine homurdanıyordu. Arkadaşım ve komşum Tim, adamın elbisesinin içinde bir bıçak gördüğü konusunda ısrar etti. Yanımızdaki eve yeni taşınmış ve henüz iyi tanımadığım Danny ise Tim’in yanlış gördüğünü söyledi. Çocuğun gözlüklerinin güneş ışığını yansıtırken gözlerini yanıltmış olabileceğini düşünüyordu. Her neyse… Korkmuştuk ve kaldırım yabancıyı direkt olarak yanımıza getiriyordu.

İlk koşmaya başlayan Tim’di. Onun ardından ben fırladım. Kaçmaya başladık. Kalbim deli gibi çarparken tanımadığımız bir evin verandasının altındaki karanlığa gömülmüş boşluğa girip saklandık. Vücudumuz toz toprağa bürünmüştü, verandanın tahta zemini sırtımıza baskı uygulayarak nefes almamızı zorlaştırıyordu. Saklandığımız yerden ürkütücü yabancının bahçeye girdiğini ve etrafı araştırmaya başladığını görebiliyorduk. Çalılara vuruyor ve öfkeli biçimde söyleniyordu.

O sırada Danny’nin bizimle olmadığını fark ettim. Nereye kaçtığını görememiştim. Tim gözlüklerini çalıların bulunduğu yerde kaybetmişti, o sebeple yanımda neredeyse kör olmuş şekilde uzanıyordu. Orada sessizce durduk, bekledik. Tam etrafın güvenli olduğunu düşünüp çıkacağımız anda üzerimizdeki ahşap verandadan ayak sesleri gelmeye başladı. Tim neredeyse hapşıracaktı ama ağzını ve burnunu endişe içinde kapamayı başardım.

Güneşin rengi değişene kadar oldukça uzun bir süre orada bekledik. Adamı uzun zamandır duymamıştık. Yerimden çıkmaya hazırdım fakat yine verandadan ayak sesleri yükseldi. Ardından ahşaba vurulduğunu duydum. Birkaç saniye sonraysa Danny’nin yüzü, içine girdiğimiz boşluğun girişinde belirdi. Baş aşağı durmuş bize bakıyordu. Bizi bulduğu için şaşırmış ve sok olmuş bir ifade vardı suratında. Bir şeyler fısıldadı fakat tam olarak anlayamadım. Sanırım “yaklaş” demişti. Fısıldadığı için ürkütücü yabancının yakınlarda olduğunu düşündüm, sessiz olmamız gerekiyordu. O sebeple dediği gibi yaptım ve biraz sürünerek yaklaştım.

Danny korku dolu bir ifade takındı aniden, ahşabın üzerinde bize bir şeyler anlatmaya devam ediyordu. Tuhaf bir şekilde hala onu tam olarak duyamıyordum. Gözleri kararmaya başladı, ben de ona biraz daha yaklaştım. Aniden dehşet içinde donup kaldım ve ardından geri çekildim. Tim arkamdan fısıldayıp Danny’nin ne söylediğini sordu. Tamamen şok içinde kafamı sallayıp duruyordum. Danny “yaklaş” dememişti, “yukarıda” diye mırıldanmıştı. O an anlamıştım. Danny yakalanmamamız için bizi uyarmaya çalışmıştı ama kendisi o kadar şanslı değildi. Yabancı hemen üzerimizdeki zeminde oturup bekliyordu çünkü bahçede bir yerlerde saklandığımızı biliyordu.

Sessizce uzanıp beklemekten başka çarem yoktu. Çığlık atmamaya çalıştım. Tim’in gözlüklerini kaybetmesine sevinmiştim çünkü gördüğüm şeyi göremiyordu. Karanlık etrafa çökerken korku içinde hareketsizce kaldım ve birkaç adım ötede, çimlerde duran Danny’nin kesik başına bakmamaya çalıştım.

Not: Hikaye yabancı kaynaklardan alınmıştır. Çeviri tarafıma aittir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: