1. Mektup
Bu satırları okuduğuna göre zarfı açmayı seçtin. Şunu bilmeni isterim ki artık geri dönüşün yok. Şu saatten sonra bu satırlarda neler yazıyorsa yapmakla mükellefsin. Artık bir görevin var. Seni bambaşka bir insan yapacak bir görev. Ellerinde mektupla ayakta dikilmiş bir halde “Peki neden ben?” diye sorduğuna eminim. Sana sadece şunu söyleyebilirim. Bu görevi özellikle sana getirdim çünkü O seni seçti.
Her şehirde kimsenin bilmediği, kayıtlarda bile adı geçmeyen terk edilmiş evler vardır. Tüm kapı ve pencereleri tahtalarla kapatılmış olanlardan. Hepsi karanlık ve son derecede ürkütücüdür. Yanlarından kimse geçmek istemez. Geçseler dahi kısa bir süre sonra öyle bir evin varlığını bile hatırlamazlar. Kim bilir, belki zamanında orada yaşayan birileri vardır. Öyle olsa bile çoktan izlerini kaybettirmişlerdir. Hiçbir insanın o evlerle alakalı adam gibi bir hikayesi yoktur.
İşte senin görevin bu evlerden birine girmek. Orada yapman gereken çok önemli bir iş var. Sana bir e-posta attım. Adresi orada bulacaksın.
Şimdi yazdıklarımı oku ve hepsini harfiyen uygula.
Adreste bulunan eve ilk gittiğinde korkacaksın, biliyorum. Evin görüntüsü ürkütücüdür ama burası seni ilgilendirmiyor. Yan taraftaki bahçeden dolanıp arka tarafa ulaşman gerekiyor. Ana kapıyı kullanmamalısın. Orada iz bırakamazsın. Arkada zemin kata açılan kırık bir pencere göreceksin. İçeriye gireceğin yer orası. Etrafı kolaçan et ve bir yerine zarar vermeden sürünerek pencereden gir.
Giderken el fenerini sakın unutma çünkü içerisi tamamen karanlık olacak. Burnuna gelen küf ve rutubet kokusu seni rahatsız edebilir. Merak etme, zamanla alışacaksın. Etrafı aydınlattığında ilk fark edeceğin şey senden önce buraya girenlerin izleri olacak. Kısacası seçilen ilk kişi sen değildin. Hatta burada hiç dışarı çıkmadan günlerce kalanlar oldu. Etraftaki pet şişeleri veya konserve kutularını görüyor musun? Bunlar onlardan kalanlar. Asıl sıkıntı erzakları bittiğinde yaşanmıştı. Ah tanrım, çok kötüydü! Şanslı olanlar ahşapların arasında birkaç hamam böceği bulup kabuklarından çıkan çıtırtıya aldırmadan onları yiyebiliyorlardı. Ama merak etme. Sen onlar gibi burada kalmayacaksın.
El feneri yardımıyla merdivenleri bul. Dikkat et ki yerden dolanan sıçanların üzerine basmayasın. Yatak odasına gitmen gerek. Merdivenlerden çıkar çıkmaz hemen koridorun sonunda olmalı. Kapıyı arala ve içeri gir. Büyük yatak gözünden kaçmayacaktır. Burası geniş bir oda. Bütün her şey burada başlayacak.
Yatağın ucundaki alana doğru yürüyeceksin. Yerler tamamen tozla kaplıdır. Kendine bir yer seç ve orada dur. Daha sonra parmağını zeminde kaydırarak kendi etrafına tozdan arındırdığın bir çember çiz. Çemberi çok küçük yapmadığına emin ol. Yoksa başına kötü şeyler gelebilir.
Çemberi tamamladıktan sonra yüzünü yatağın başına dön ve yüksek sesle şu cümleleri söyle: “Sana bir kurban sunacağım. Bunu kabul ediyor musun?”
Bir cevap duymayı bekleme. Ya da herhangi bir şey olmasını. Sen yapacağını yaptın. ONUN seni duyup duymadığını yakın zamanda anlayacaksın. Şimdi hemen burayı terk et ve kendi evine dön. Benden gelecek bir sonraki direktifleri bekle. İyi geceler.
2. Mektup
Hazırlan. Yola çıkıyorsun. Görevi tamamlamanın vakti geldi. Yeniden o eve gideceksin. Yalnız bu defa yanına alman gereken birkaç şey var. Çekiç, çivi, su şişesi ve keskin bir bıçak. Sakın bir şey unutma.
Eve vardığında içeriye geçen sefer nasıl girdiysen öyle gireceksin. Merdivenler ve ardından yine yatak odası. Kapıyı açıp içeri girdiğinde sakın korkma veya irkilme. Bunu yapacağını biliyorum çünkü. Yatak yine orada ama bu kez durum farklı. Yatakta, örtünün altında yatan birini fark edeceksin. Endişlenme, uyanmayacak. O senin için icabına baktı bile. Sen işini yapabil diye. İşte bu senin beklediğin cevap. Senin ona vereceğin kurban.
Yatağa usulca yaklaş ve örtüyü kaldır. İstersen feneri yüzüne tut ama bunu tavsiye etmem. Onun dokunduğu bu kurbanın ne hale geldiğini görmek istemezsin. Senin işin zaten başka. Neye benzediği umurunda olmasın.
Şimdi yanında getirdiğin bıçağı cebinden çıkar. Ellerinle kurbanın boynunu kavra. Parmaklarınla onun şahdamarını bulman kolay olacak. İşte tam orada. Fark ettin değil mi? Hala yaşıyor.
Şimdi ani bir hareketle damarı kes ve kurbanın hayatına son ver. Çok fazla kan akacak, çoğu yüzüne ve vücuduna boşalacak. Kanın boşa gitmemesi gerek. Şişeyi doldurmalısın. Ardından bu odadaki işin bitmiş olacak.
Şişedeki kanı evin tüm odalarına dökeceksin. Ayinin tamamlanma şartı bu. Ardından hemen geldiğin yerden evi terk et. Ama bu sefer tahtaları yanında getirdiğin çekiç ve çivi yardımıyla pencereye çak. İçeri girdiğine dair bir iz kalmasın.
Eve dönüş yolunda kimseye bakma veya kimseyle konuşma. Kanlı bıçağı bir daha kullanmamalısın. Onu bir yere göm. Eve vardığında direkt olarak yatağına yat ve hiçbir şey olmamış gibi uykuya dal. Ellerinden apartman ve daire kapına, mobilyalarına kurbanın kanı bulaştı. Bıraktığın bu izler için endişelenme. O halledecek. Sabah uyandığında tüm kan izleri yok olmuş olacak. ONUN kutsal mekanında cinayete dair en ufak bir ayrıntı veya DNA’dan tek bir parça bile kalmayacak. Eve yürürken seni çeken güvenlik kameralarında yüzün bulanık çıkacak.
Çünkü ONUN koruması altındasın.
Zarfı hiç açmayabilir ve bu işlere karışmayabilirdin. Ama sen zarfı açmayı seçtin. Aynı zamanda kendine bir efendi de seçmiş oldun. Dua et koruma büyüsünün etkisi bitmesin. Yoksa… Sıradaki kurban sen olursun.
Not: Hikaye yabancı kaynaklardan alınmıştır. Dinlediğiniz metin, değişiklikler yapılarak tarafımdan yeniden hazırlanmıştır.
Bir Cevap Yazın