Fotoğrafları Sil!

Yaklaş ve kulaklarını açarak beni iyi dinle. Sana gerçekten ürkütücü bir hikaye anlatacağım. Malezya’nın Kuala Lumpur kentinden yaşayan dört genç kızın hikayesini. Eğer rahatsız olacağını düşünüyorsan şu an burayı terk etmen daha hayırlı olacak.

Bahsedeceğim genç kızların isimleri Ying, Spicy, Nana ve Sisy’ti. Dördü de okulun ilk gününden beri arkadaştılar. Şu yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen cinsten. Her şeyi birlikte yaparlardı. Birçok ortak yanları vardı. Bu ortak zevkler arasında hayalet hikayeleri dinlemek ve korku filmi izlemek de vardı. Özellikle bazı ürkütücü şeyleri kurcalamak hoşlarına giderdi. Korkusuzdular. Ya da onlar öyle sanıyordu. Başlarına gelen korkunç olayı anlatmak benim için de kolay olmayacak.

Dört arkadaş okullarıyla alakalı bazı dedikodular duymuşlardı. Kulaklarına gelenler ürkütücüydü. Söylentilere göre yıllar önce bir kız öğrenci okulun tuvaletinde aniden ortadan kaybolmuştu ve onu bir daha gören olmamıştı. O günden sonra ise o tuvaletin kapısı kilitlenmişti.

Kızlar uzun zamandır bu olayın doğru olup olmadığını merak ediyorlardı. Aralarında bu söylentiler hakkında defalarca konuşmuşlardı. En sonunda bir karar verdiler. Bir gece okul kapandıktan sonra o tuvalete girecek ve neler olduğunu araştıracaklardı.

Kararlaştırdıkları gün geldi çattı. Gece çökmüştü. Kızlar dış kapıdaki güvenlik görevlisine görünmeden arka duvardan tırmanarak bahçeye girdiler, oradan da binanın içine. Merdivenleri hızlıca çıkarak olayın vuku bulduğu söylenen tuvaletin önüne geldiler. Ardından birbirlerinin gözlerine baktılar. Hepsinin kafasında aynı soru vardı. Acaba orada ne bulacaklardı? Kıza ait bir şeylerle karşılaşacaklar mıydı?

Birkaç saniyelik duraklamanın ardından yutkundular. Sisy koridoru son kez kontrol ettikten sonra saçından tokasını çıkartarak tuvalet kapısına doğru eğildi ve kilidi kurcalamaya başladı. Birkaç denemenin ardından kapı zorlanmadan açıldı. Kızların heyecanı iyice artmıştı. Ürkek adımlarla karanlığa doğru ilerlediler. Nana ışığın açılmayacağından emin olsa da duvarda elektrik düğmesini aradı ve çevirdi. Tam aksine ışıklar hafif bir dalgalanmadan sonra yanıverdi. Artık tuvalet tüm detaylarla kızların karşısındaydı.

Tuvalet gayet düzenli görünüyordu.  Her yer son derece temizdi. Anormal olan hiçbir şey yoktu. Ta ki kızlar ilerideki kabinin hemen içinde, zeminde duran bir objeyi görene kadar. Oraya doğru yaklaştılar ve nesnenin ne olduğuna baktılar. Bu bir fotoğraf makinasıydı. Herkes şaşırmıştı. Sisy yere eğilip makinayı eline aldığında şaşkınlıkları daha da arttı. Alet açıktı ve hala pili vardı.

Kızların içini bir korku kapladı. Demek ki başka biri onlardan önce buraya gelmişti. Pilin durumuna bakılırsa bu ziyaret yakın zamanda gerçekleşmişti.

Ying ürkmüşe benziyordu. “ Bu nasıl olabilir? Kameranın burada ne işi var? Hani buraya kimse girmiyordu?”

Sisy sözü aldı. “Görünüşe bakılırsa öyle değilmiş.” Kamerayı kurcalamaya başladı. “ Bakalım içinde bir şeyler var mı?” Ardından tuşlara basarak resimlerin yer aldığı klasörü açtı.

Klasörün içinde tuvaletin farklı bölümlerinin çekilmiş fotoğrafları yer alıyordu. Ancak kadrajda kimse yoktu. Fotoğraflar önemsiz ve anlamsız karelerden ibaretti.

“Görünüşe bakılırsa biri bunları karanlıkta çekmiş” dedi Sisy. “Acaba amacı neydi?”

Spicy bir anda “Tanrım! Sanırım bunların ne anlama geldiğini biliyorum!” diye bağırdı. “Karanlıkta resimler çekersin ve eğer sana musallat olmuş bir hayalet varsa resimlerde görünür!”

Ying, Spicy’nin bu sözlerinden sonra iyice korkmaya başlamıştı. Tuvaleti terk etmek istiyordu.

Nana bir anda söze atladı. “Saçmalamayın kızlar. Kendinizi boş yere geriyorsunuz. Rahatlayın biraz. Korkacak bir şey yok.” Arkadaşlarına gülümsedi ve Sisy’e döndü. “Haydi, gitmeden önce şu makine ile fotoğrafımızı çekelim ve bu anıyı ölümsüzleştirelim.”

Kızlar Nana’nın bu sözlerini biraz garipsediler ancak aynı zamanda rahatlamış hissettiler. Sisy onların fotoğrafını çekerken Ying, Spicy ve Nana poz verdiler. Birkaç dakika sonra tuvaleti terk etmişlerdi. Okulun dışına çıktıktan sonra birbirlerine veda edip evlerinin yolunu tuttular.

Sisy karanlıkta eve doğru yürürken aniden telefonu çaldı. Ekrana baktığında çağrının bilinmeyen bir numaradan geldiğini gördü. Şaşırmış ve meraklanmıştı. Aramayı açtı. Kısa bir sessizliğin ardından karşıdan garip ve çatallaşmış bir ses duyuldu: “Fotoğrafları… sil…”Ardından telefon kapandı.

Kız aniden durdu. Afallamıştı. Bu ürkütücü aramanın anlamı neydi ve kim tarafından gerçekleştirilmişti? Fotoğraf makinasına şöyle bir göz gezdirdi. Biri onlara şaka yapıyor olabilirdi. Ya da o gece yapmamaları gereken bir şey yapmış ve birilerini kızdırmışlardı. Kafasındaki düşüncelerden sıyrılıp adımlarını hızlandırarak eve doğru yürümeye devam etti.

Sisy eve varır varmaz bilgisayarını açtı ve tuvalette çekilen fotoğrafları incelemeye başladı. Arkadaşlarını çektiği poza geldiğinde ise aniden durdu. Fotoğrafta bir gariplik fark etmişti. Nana’nın saçı tuhaf gözüküyordu.

Sisy telefonunu alıp Nana’yı aradı ancak açan olmadı. Telefonu bırakıp bilgisayar ekranına baktığında ise ansızın irkildi. Arkadaşlarının yanında poz veren Nana artık fotoğrafta değildi, silinmişti. Onun durması gereken yerde sadece boşluk vardı. Kız gördüklerine inanamıyordu. Böyle bir şey nasıl olabilirdi?

Şaşkınlığı henüz geçmemişken fotoğrafta bir terslik daha fark etti Sisy. Spicy’nin saçları çok daha uzun duruyordu. Sanki peruk takmış gibiydi. Fotoğrafa daha yakından baktı ama nedenini bulamadı. Endişelenmişti. Bu defa telefonunu Spicy’i aramak için kullandı. İki kez çaldıktan sonra Spicy telefonu açtı.

Sisy direkt söze girdi. “ Tuvalette çektiğim şu fotoğraf vardı ya. Hani senin, Nana’nın ve Ying’in olduğu. Şu an fotoğrafa bakıyorum ve Nana orada yok.”

Spicy biraz duraksadıktan sonra “ Ne saçmalıyorsun sen? Delirdin mi?” dedi.

Sisy gayet ciddi bir şekilde “Fotoğrafta sadece sen ve Ying varsınız ve senin saçın da biraz garip duruyor, uzamış gibi.” sözlerini sürdürdü.

Hat aniden kesildi. Sisy geri aramayı denese de ona ulaşamadı. Kız endişeyle yüzünü tekrar bilgisayara çevirdi ve bu defa kendini korkuyla geriye fırlattı. Biraz önce orada duran Spicy de fotoğraftan kaybolmuştu. Ama bu kez daha dehşet verici bir detay göze çarpıyordu. Resimde tek başına kalan Ying’in arkasında biri duruyordu. Koyu renk saçlı ve solgun tenli bir kız!

Sisy korku dolu bir çığlık atmıştı ki telefonu çalmaya başladı. İçindeki dehşet dolu his tavan yapmıştı bu sesle. Ekrana baktığında arayanın Ying olduğunu gördü. Hızlıca telefonu açtı ve bir kez daha dehşete kapıldı. Karşısındaki ses yolda duyduğu o garip sesle aynıydı. Emreder gibiydi. “Hemen fotoğrafları sil!”

Sisy çaresizce bağırıyordu. “ Ying, neredesin? İyi misin? Neler oluyor?”

Telefon yine aniden kapandı ve hemen arkasından içeriden bir ses geldi. Biri Sisy’nin ev kapısını tıklatıyordu.

Sisy’nin tüyleri diken diken olmuştu. Her şey birer kabus gibi üzerine çöküyordu. Kız parmak uçlarına basarak kapıya doğru ilerledi. O sırada da dışarıya seslendi. “Kimsiniz?” Cevap gelmedi. Tıklama sesi ısrarla sürüyor ve her geçen saniye şiddeti artıyordu.

Kız korkuyla kapıya doğru yürümeye devam etti. Çaresizlik içini kemirmekteydi. Kapıya ulaştığında gözünü yaklaştırarak delikten dışarıya baktı ve vücudu derin bir ürpertiye teslim oldu. Karanlığın içinde parlayan bir göz ona bakıyordu.

Sisy dehşetle geriye sıçradı ve çığlıklar atarak odasına koştu. Fotoğraf makinasını eline alarak aceleyle içindeki her şeyi sildi. Korkudan deli gibi ağlıyordu. Aptalca bir heyecan oyunu hayatlarını cehennemi andıran bir korku filmine dönüştürmüştü.

Tüm fotoğraflar silindiğinde tıklama sesi aniden kesildi. Oda sessizliğe gömüldü. Sisy korkudan titriyor ve üşüyordu. Yatağına çömelip kendine sarıldı ve ileri geri sallanmaya başladı.

Aradan birkaç dakika geçti. Sisy bu süre boyunca yerinden kıpırdamamıştı. İçindeki dehşet dalgaları biraz olsun dinince kafasını kaldırdı ve fotoğraf makinasını kendine doğrultarak selfie çekti.

Ertesi sabah Sisy’nin ailesi odaya geldiğinde kızlarını bulamadı. İlerleyen saatlerde ise diğer kızların da ortada olmadığı ortaya çıktı. Dört öğrenci esrarengiz bir biçimde kaybolmuştu. Polis olayı incelemeye başladı ve Sisy’nin odasında bir fotoğraf makinası buldu. Makinanın içerisinde tek bir fotoğraf vardı.

Dört kız arkadaştan bir daha haber alınamadı…

Not: Seslendirdiğim metin tarafımdan hazırlanmış olup “Delete” adlı kısa korku filminden uyarlanmıştır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: