Üst Katımda Tuhaf Şeyler Oluyor

Bir apartman binasının 1B nolu dairesinde yaşıyordum. İkinci kattaydı, diğer dairelere giden koridorun sonundaydı ve son derece rahattı. Bir süre için her şey oldukça iyi gidiyordu. Sessiz binaydı, kira iyiydi, ev sahipleri veya diğer kiracılar ile sorun yoktu. Ama birkaç ay önce tam üstümdeki daire gürültülü olmaya başladı.

Kulağa etrafta koşuşturan ve buna benzer şeyler yapan küçük bir çocuğun sesi gibi geliyordu. Ama garip olan şey, bu olayların yalnızca gece yaşanmasıydı; saat on bir ve daha sonrası gibi. Elimden geldiğince görmezden geldim fakat iş için erken kalkmam gerekiyordu, yani sonunda bir şey yapmam gerekliydi. Çocuğun çok gürültü yaptığı bir gece, muhtemelen gece yarısında yukarı kata çıktım ve daire kapısı önünde durdum. Evet, o kesinlikle içerideydi. Etrafta koşuşturuyor veya oyun oynuyordu.

Kapıyı tıkladım. Hemen ardından çocuk koşuşturmayı kesti. Sanırım o an çocuklar kötü bir şey yaptıklarında yakalandıkları zamanlardan biriydi. Hareketsiz kalıp aptalı oynarlardı. Aslında bunu düşündüğümde gülümsedim, kızgın değildim. Ancak kimse kapıya bakmadı. Bu yüzden kapıyı tekrar tıkladım ve içeri seslendim.

“Hey! Lütfen sessiz olabilir misiniz? Uyuyamıyorum.”

Kimse yanıt vermedi. Ama ses kesilmişti. İstediğim buydu zaten. Daireme geri döndüm. Eve geldiğimde bir şeyler duyduğuma yemin edebilirdim… Kıkırdamaya benziyordu ancak arka arkaya duyulan hızlı ve sessiz tıklamalarla harmanlanmış gibiydi. Uyumalıydım. Sesi göz ardı ettim ve uyumaya gittim.

Ama birkaç gün sonra çocuk yine eski haline döndü. Gecenin bütün saatlerinde sağa sola koşarak bana cehennemi yaşattı. Tekrar oraya gidip kapıyı çalmak istemiyordum. Bir sonraki sabah, şehirdeki yönetim merkezine gittim. Gürültü şikayeti için gerekli evrakları verdiler, onları doldurdum. Bürodaki kadına evrakları geri verdiğimde kağıtlara göz attı ve “Bahsettiğiniz daire boş” dedi. Bunun üzerine oturduğum yerin üzerindeki dairenin numarasını sordum. Kadının cevabı 1C’ydi ve bu benim üzerimdeki daireydi, gürültünün oradan geldiğine emindim. Kadın kayıtları tekrar kontrol etti ve bana gösterdi. Üst kattaki daire gerçekten de boştu. Kadının arka tarafındaki dolaba baktım. O daireye ait anahtarların orada asılı olduğunu gördüm.

Ofiste birkaç kişi daha vardı ve bana deliymişim gibi bakıyorlardı. Olayı uzatmak istemiyordum, o sebeple üst kattaki her kimse, önümüzdeki birkaç gün boyunca onun yaptıklarını görmezden gelmek için elimden geleni yaptım.

Ancak bir gece yine uyandım. Bu defa sebebi çocuğun gürültü yapması değildi. Islak bir şey yüzüme damlıyordu. Kalktım ve ışıkları açtım. Ardından yatağımın üstündeki tavanın su sızdırdığını gördüm, tozlu ve kirli bir su akıyordu. Yönetimin acil numarasını aradım, bana hemen bir tamirci gönderdiler. Çok sinirlenmiştim. Yatağım ıslak ve pisti, uykuma geri dönememiştim ve birkaç saat içinde işe gitmem gerekecekti. Tamirci geldiğinde onunla birlikte üst daireye çıktık. Adamda tüm dairelerin anahtarları vardı, dolayısıyla içeri girmekle ilgili bir sorun yaşamadık.

Her yer toz içindeydi ve içeriye girdiğimiz an etrafta uçuşmaya başladı. Nefes aldığımda dudaklarımın, ağzımın ve burnumun tozla kaplandığını hissettim. Ayrıca daire ilkbaharın ortasında olmamıza rağmen hayli soğuktu. Tamirci ve ben gömleklerimizi burunlarımızın üzerine çektik ve oturma odasından, yatak odamın hemen üstündeki odaya doğru ilerledik. Banyoya doğru ilerleyen bir su izi vardı. İzi takip ettiğimiz zaman musluğun açık olduğunu ve lavabodan aşağıya taştığını gördük.

Arkama, oturma odasına baktım. Benim ve tamircinin ayak izleri oradaydı ancak hepsi bu kadardı. Başkasına ait bir iz gözükmüyordu. Musluğu kapattık. Tamirci benimle konuşmaya pek meraklı değildi o sebeple taşmış suyu çekmesine ve zemini tek başına onarmasına izin verdim. Ancak neler olduğunu öğrenmek zorundaydım. Biri gizlice içeri mi girmişti? Yatak odasındaki pencerenin hemen dışında bir gider borusu vardı ve sokağa bakıyordu. Kontrol etmek için panjurları açtım.

Ancak pencere içeriden kilitlenmişti, kırılmamış ya da zorlanmamıştı. Garip olan tek şey pencerenin iç tarafında tozlu bir el izi olmasıydı fakat o da nefes aldığım anda uçup kayboldu. Sabahın erken saatlerine gelmiştik, bu sebeple işe gitmeden önce uyuyabildiğim kadar uyuyabilmek için daireme döndüm. Bir süre boyunca her şey güzel gitti. Su olayından bir hafta sonrasına kadar üst katla ilgili bir problemim olmadı.

O gece çok gürültülüydü. Yani demek istediğim, gerçekten çok gürültülüydü. Çocuk bir aşağıya bir yukarıya zıplıyor gibiydi. Küçük tıklamalara karışan garip kıkırdama sesleri de vardı. Hala ne olduklarına dair hiçbir fikrim yoktu. Artık dayanamayacak kadar duymuştum. Fırtına gibi üst kata çıkıp kapıyı vurmaya başladım. Orada kimler varsa onlara çenelerini kapamaları ve uyumama izin vermeleri için bağırdım. O anda birinin bana sakin olmamı söylediğini duydum.

Bağırışlarımla koridorun yarısını uyandırmış olmalıydım çünkü hepsi başlarını daire kapılarından uzatmış şekilde bana bakıyorlardı. Onlara bir şey duyup duymadıklarını sordum fakat cevapları hayırdı, dairenin boş olduğunu söylediler. Onlara sesleri onların yapıp yapmadıklarını sordum. Bana gidip yatmamı yoksa polisi arayacaklarını söylediler. Başka seçeneğim yoktu, bu yüzden söyledikleri gibi yaptım.

Ertesi sabah yönetime, tüm şikâyetlerimle ilgilendikleri için teşekkür etmeye gittim. Önceki gece için özür diledim ve bir daha tekrarlanmayacağına dair verdiğim sözün ardından onlara aldığım bir kutu çöreği hediye ettim. Görevli kadın teşekkür edip gülümseyerek masadan kalktı ve diğer çalışanlara çörekleri dağıtmaya gitti. Fırsatı değerlendirerek masanın arkasındaki üst katın daire anahtarını kaptım. Onlarla birkaç dakika daha sohbet ettikten sonra işe gittim.

Eve dönerken bir el feneri ve toz için cerrahi maske aldım. Ne yapmak istediğimden emin değildim, ama o gece o küçük şerefsizin yere vurduğunu duyduğumda merdivenlerden yukarıya çıktım. Maskemi taktım, anahtarla kapıyı açıp içeri girdim. Koridorun ışığından faydalanabilmek için kapıyı açık bıraktım ama kapı içeri doğru çok açılmadığından yeterli ışık içeri girmedi. Ben oturma odasına ilerlerken kapı arkamdan kapandı.

İçerisi gerçekten çok tozluydu. Ayrıca çok karanlıktı, el fenerim olmadan hiçbir şey göremezdim. Garip olan bir şey fark ettim. Oturma odasındaki pencereler kapalı olmasına rağmen içeride bir hava akımı vardı ve her yerde tozlar uçuşuyordu. O kadar çok toz vardı ki el fenerimle bile etrafı iyi göremiyordum. Ama ilerlemeye devam ettim. Salonda, dolapta ve mutfakta hiçbir şey yoktu. Ben de yatak odasına gittim.

İçeri adım attığım anda dondurucu bir soğukla karşılaştım. Buharlaşan nefesimi görebiliyordum ve etrafta yine deli gibi toz vardı. Biraz daha etrafa baktım. O sırada el fenerim aniden kapandı, daha sabah yeni değiştirmeme rağmen tuhaf bir şekilde pili bitmişti. Işıkları açmayı denedim. Elbette elektrik yoktu. Odayı aydınlatan tek şey, panjurlardan sızan sokak lambalarının ışığıydı.

Nefes almakta zorlanıyordum. Sebebi taktığım maskeydi, dolayısıyla onu çıkarttım fakat etraf o kadar tozluydu ki maskeli veya maskesiz olmak bir şeyi değiştirmemişti. Evde hiçbir şey bulamadım sadece her geçen saniye daha soğuk oluyordu. İçim ürpermeye başlamıştı, artık buradan çıkmam gerektiğini düşündüm. Arkamı döndüğüm anda önümde aniden tozların toplandığını gördüm. Uçuşuyor gibi değildi, sanki bir şeyin şeklini almaya çalışır gibi hareket ediyorlardı. Nefes alamıyor ve göremiyordum, o yüzden önümdeki tozlara dışarıdan gelen sokak lambasının ışığı vursun diye kenara çekildim.

Bu bir yüzdü. Bir çocuğun yüzü. Bir dakikalığına gülümsedi, o tuhaf tıklama sesini çıkardı ve sonra bana doğru uçuşmaya başladı. Çığlık atmaya çalıştım fakat toz ağzıma doldu, bu yüzden nefesimi tuttum ve önümdeki tozdan çocuğu ittim. Var gücümle kapıya koştum. Ama kilitliydi ve anahtarım işe yaramıyordu. Ardından arkamdan gelen ayak sesleri  ve kıkırdayan çocuk seslerini duydum. Bana yaklaştığı sırada olabildiğince sert bir şekilde kapıya vurdum. Kapıyı kırmış ve koridora çıkmayı başarmıştım.

Diğer dairelerdeki herkes dışarıdaydı ve bana bir ucubeymişim gibi bakıyorlardı. Bir yaşlı kadın benimle konuşmaya çalıştı. Beni öyle soluk soluğa ve nefessiz bir şekilde gördüğünde bir şeylerin ters gittiği anladığını söyledi. Konuşamıyordum, durmadan öksürüyordum, bu yüzden sadece kapıyı işaret ettim.

Birkaç iriyarı adam kontrol etmek için içeri girdi. El fenerine ihtiyaç duymadılar, elektrik düğmesine bastıklarında ışıklar açıldı. Bana toz içinde ayak izleri gördüklerini söylediler. Çoğu benim ayak izimdi fakat bazıları çok daha küçüktü. İçlerinden biri kapının hemen yanında yoğun bir toz birikintisinin durduğunu söyledi. Aynı bir çocuğun şeklini almış bir toz birikintisi.

Artık burada kalamazdım. Ertesi gün sokağın aşağısında başka bir daire tuttum. Yönetim, eğer çıktığım daireyi kiralayabilirlerse depozitomu geri vereceklerini söylediler. Ben taşınma sırasında eşyalarımı taşırken birçok insan daireye bakmaya geliyordu. İçlerinden biri, komşuların sessiz olup olmadıklarını, apartmanda gürültülü çocukların yaşayıp yaşamadıklarını sordu. Ona “hayır” dedim. Günün sonunda daireyi tutmuştu.

Dairenin yeni kiracısı ile dün barda karşılaştım. Ona binanın sessiz olup olmadığını sordum. Bana genellikle sessiz olduğunu söyledi. Sadece bazı geceler üst kattan bir şeyler duyduğunu ekledi. Ona zıplayan veya koşuşturan bir çocuk mu gürültü yapıyor diye sordum. “Hayır” dedi, bu bir tepinme gürültüsü değildi. Anlattığına göre bazı geceler üst kattan bir çocuğun ağladığını duyuyordu.

Not: Hikaye yabancı kaynaklardan alınmıştır. Çeviri, takipçilerimden Aysima Aktepe’ye aittir.

YouTube kanalıma aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
Cem’den Dinle YouTube

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: