Bu dünyanın bir noktasında size bağlı bir ağaç vardır. Bu bağlantı o kadar derindir ki yaşam gücünüz temel olarak ağacınıza bağlıdır. Siz öldüğünüzde ağacınız da yok olur. Bunun tersi de doğrudur. Ruh ağacınız yaşamın sonuna ulaşırsa siz de sonsuz bir uykuya dalarsınız. İkiniz aynı günde gebe kaldınız. Sizin doğduğunuz gün, ağacınızın tohumları ekildi.
Şöyle düşünün: Dünyada ne kadar fazla ormanlık alan yok olursa, o kadar insanın yaşamı sona erer. Ormansızlaşma şimdi gözünüze daha da iğrenç gözüküyor, değil mi? Daha da kötüsü, orman yangınlarından sorumlu olanların suçu insan katliamı yapmakla eşittir. Tabii ki bilim adamları bu ölümleri hastalık, savaş ve kıtlık üzerinden örtbas etmeye çalışıyorlar ancak ölümlerin asıl sebebi ruh ağaçlarının yok olmasıdır. Başlangıçtan beri gerçek olan budur ve tüm insanlarla ruh ağaçları gezegenden yok olana kadar devam edecektir.
Şimdi kendi kendinize “peki yüzyıllardır yaşayan kadim ağaçlar neyin nesi?” diye sorabilirsiniz. Bu muammanın cevabı, o ağaçların Ölümsüzlük Töreni’ne katılmış bireyleri temsil ettiğidir. Bu bireyler o kadar büyük bir ölüm korkusuna sahiplerdi ki daha uzun yaşayabilmek için her şeyi yaparlardı. Bu sebeple töreni denediler. Siz de bu törene katılabilirsiniz ancak bunun bazı sonuçları olacaktır. Tören sırasında hayatta kalabilenler yaşlanmayı tamamen durdurur, beslenme ve uyumaya ihtiyaç duymazlar. Ancak bunun bir de bedeli vardır. Bu kişiler bir daha hiçbir insanla iletişim kuramayacaklar ve kemiklerinden ayrışıp başka bir forma geçeceklerdir. “Kayıp Ruhlar” olarak anılacak bu az kişi, efsane ve mitler arasında yerini alacak olsalar da hepsi gerçek birer kişidir.
Eğer ritüele katılma isteği ve yeteneğine sahipseniz Ölümsüzlük Töreni şöyle gerçekleşir:
İlk önce ağacınızın yer aldığı ormanı bulmanız gerek. Bu günün herhangi bir saati yapılabilir ancak gece vakti yapılması önerilir. Çünkü ağacınızla olan bağınız en güçlü bu saatlerde hissedilir. Ağacınızı bulduğunuzda ona doğum gününüzde saat gece tam 1:11’de geri dönmelisiniz. Yanınızda bir bıçak veya kesici bir alet getirmeyi unutmayın. Ağacınızın yanına vardığınızda hangi elinizi daha çok kullanıyorsanız o elinize bıçakla küçük bir yara açıp kan akmasını sağlayın. Eğer iki elinizi de aynı oranda kullanıyorsanız yarayı sağ elinizde açın.
Elinizden kan akmaya başladığında hemen ağacın gövdesine sıkıca sarılın ve bırakmayın. Şu sözleri söyleyin:
“Yaşam gücümü ruhumun ötesine aktarıyorum.”
Eğer doğru yaptıysanız ağaç elinizden akan kanın tamamını emecek ancak hayatta kalacaksınız. Eğer bir şekilde batırırsanız veya yanlış ağacı seçmişseniz bir zehir damarlarınızdan vücudunuza akacak, yavaş ve acılı bir ölümün kurbanı olacaksınız. Elinizdeki kan kaybı durdurduğunda ağacı bırakın ve hemen gökyüzüne bakın. Eğer ayın hilal hariç herhangi bir şeklini görürseniz güvendesiniz. Eğer gökyüzü bulutluysa veya ay hilal şeklindeyse, kısa hayatınızın geri kalanında kelimelerin tarif edemeyeceği kadar korkunç bir varlık tarafından lanetleneceksiniz. Hayal bile edemeyeceğiniz işkenceler yapmak için sizi hayatta tutacak. Sonunda ellerinde öldüğünüzde hayatınızın ebedi olmasının bir anlamı kalmayacak.
Eğer başarılı olursanız bir daha uyumanız ya da beslenmeniz gerekmeyecek. Ritüelden sonra bir yaş bile yaşlanmayacaksınız. Ancak sefil hayatınızın geri kalanında yalnız olacağınızı ve bir kısmınızın beklemekten çıldırabileceğini unutmayın. Akıl sağlığınızı korumanız durumunda kayıp ruhları asırlardır rahatsız eden bir soruyla karşılaşacaksınız.
“Bu durum ölümden daha mı iyi?”
Not: Hikaye yabancı kaynaklardan alınmıştır. Çeviri tarafıma aittir.
YouTube kanalıma aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
Cem’den Dinle YouTube
Bir Cevap Yazın