Bir anne ve kızı sonbaharın ilk günlerini yurtdışında karşılamayı planlamışlardı. Avrupa’da güzel bir tatil ikisine de iyi gelecekti. Seyahat için her mevsimde ayrı bir güzelliğe bürünen Paris’i seçmişlerdi. Romantik şehrin güz vakti başka bir tadı vardı.
Uçaktan inen anne ve kız taksi ile rezervasyon yaptıkları lüks otele geldiler. Burası çok şık tasarlanmış bir yapıydı. Dünyanın çeşitli ülkelerinden getirtilen mermerler zemini süslerken, tavandan şaşalı avizeler sarkıyordu. Anne kız otelden bir hayli etkilenmişlerdi. Yaptıkları seçimden memnundular.
Lobideki giriş işlemlerinin ardından otel görevlisi ile beraber odalarına çıktılar. Bavullarındaki eşyaları yerleştiriyorlardı ki anne kendini çok iyi hissetmediğini söyledi kızına. Uçak yolculuğu sırasında da biraz hasta gibiydi zaten. Dinlenmek istiyordu. Eşyaları yerlerine yerleştirdikten sonra anne erken saatte uykuya daldı. Kızı ise kitap okumak için bir süre daha ayakta kaldı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde anne kızına daha kötü hissettiğini söyledi. Kız endişelenmişti. Lobiyi aradı ve durumu anlatarak otelin doktorunu odalarına davet etti.
Yaklaşık beş dakika sonra odanın kapısı çaldı. Doktor gelmişti. Kadını bir süre muayene ettikten sonra bir reçete yazdı ve kıza uzattı. “Burada yazan ilaçları hemen alman gerek.”
Reçeteyi alan kız bir eczane bulmak için hemen dışarı çıktı. Eczaneden ilaç almak gibi çok basit bir işlem kızın tam 4 saatini aldı. Çünkü hiç Fransızca bilmiyordu. İngilizcesi de iyi değildi ve karşılaştığı insanlar da ya İngilizce bilmiyor ya da kızın söylediklerini anlamıyorlardı. Bütün şehri gezen kız sonunda açık bir eczane bulup reçetede yazılanları satın aldı. Ardından hızla otele döndü.
Asansör ile üst kata çıkan kız odaya geldiğindeyse büyük bir şaşkınlık yaşadı. Oda tamamen boştu. Annesi sanki buhar olup uçmuştu.
Daha dikkatli bakınca aslında odanın tamamen farklı göründüğünü fark etti. Halı, duvar kağıdı ve perdeler tamamen başka desenlere sahipti. Yatak topluydu, sanki üzerinde hiç yatılmamış gibiydi. Bavullar ve eşyalar da ortada yoktu.
Kız endişe ile odadan çıktığında koridorda bir temizlik görevlisi gördü. Onu durdurup annesinin nerede olduğunu sordu ama görevli suratına boş bir bakış attı. Kızın tarif ettiği gibi birini görmemişti. İşin ilginç yanı bütün otel çalışanları anne ve kızı daha önce hiç görmediklerini söylediler. Otel müdürü bile anne ve kızın herhangi bir giriş kaydının olmadığını belirtti.
Kız duydukları sebebiyle büyük bir şok yaşıyordu. Bu nasıl olabilirdi? Daha birkaç saat önce otele girmişlerdi. Yaşananlara anlam veremiyordu.
Çılgına dönen kız bir taksiye atlayıp acele ile konsolosluğa gitti. Görevlilere derdini anlattı ancak kimseyi inandıramadı. Onlar da annenin varlığına dair tereddüt yaşadılar ve kızın delirmiş olduğunu düşündüler. Bir kabusun içindeymiş gibi hisseden kız sonunda kendini bir akıl hastanesinde buldu. Yıllar sonra öldüğünde tam anlamıyla aklını kaçırdığı söylenir.
Peki sizce o gece neler yaşandı? Kızın annesine ne oldu? Kız gerçekten aklını mı kaçırmıştı? Olayın mantıklı bir açıklamaya ihtiyacı var. Bu açıklamayı da siz yapacaksınız. Kafa yürüterek olayı çözmeniz gerek. Cevaplarınızı yorum olarak yazabilirsiniz.
Bence kız şizofren.Annesinin ve doktorun var olduğuna resepsiyonunu var olduğunu sandı.
BeğenBeğen
Merhaba. Maalesef doğru cevap değil. YouTube kanalımda doğru cevap verildi.
BeğenBeğen