Korkmuyorsun

Sevgili okuyucu,

Winter ve Broad’ın köşesinde terk edilmiş bir ev var. O eve gir. Ön kapı kapalı olacaktır ama merak etme, kilitli değil. İçeride kimse yaşamıyor. Evsiz insanlar bile o yerde bir geceden fazla kalmaya cesaret edemiyor. İçeriye girdiğinde fısıltılar duyacaksın. Ne söylediklerini dinleme çünkü onların ağzı iyi laf yapıyor. Kalbinin derinliklerinde, seni korkutacak şeyler söylerler. ‘’Seni görebiliyorum, zihnindeki düşünceleri duyabiliyorum, hayatını mahvetmek için sırlarını kullanacağım, burada ne kadar uzun kalırsan o kadar şey biliyor olacağım’’ gibi şeyler. Bunlar sana şimdi zorlayıcı gibi gelmiyor olabilir. Demek istediğim, neden bu kendini beğenmiş, küçük ruhani sesleri dinleyesin ki, değil mi? Korkmuyorsun.

Hayır, sesleri umursama. İçeride bir lamba olacak. O sürekli açık, böylece etrafı görmek için endişelenmen gerekmeyecek. İçerideki oda tamamen bırakıldığı şekilde duruyor. Yemek için hazırlanmış bir masa, altışar tane gümüş çatal ve bıçak, altı tabak, masaya düzenli aralıklarla yerleştirilmiş düzenli bir biçimde katlanmış altı peçete. Masanın başındaki sandalye yanlamasına duruyor çünkü onun üstünde oturan biri odayı aceleyle terk etti. Şöminenin önünde, evdeki adama yollanmış, yakılmak için bekleyen eski zarflar hala duruyor. Kenarlarında felç olmuş balmumu damlacıklarıyla duran çubuklarına takılı iki uzun mum hala var. Fitilleri kararmış olsa da hala uzun olan bu mum, neredeyse hiç kullanılmıyor. Yerdeki zarif, doğuya özgü halının üzerinde hala bir oyuncak kamyon duruyor ve Küçük Kadının bir kopyası sandalyenin omurgasına yaslanmış bir biçimde minderin üzerinde oturuyor. Birinin okuma gözlükleri Ağustos 1923’ten kalma bir gazetenin üzerinde duruyor ve bir kazağın kolunda iki tane açık sarı renkte iğne takılı. Burada yaşayan insanlar şimdi yoklar ve her an geri gelebilirler. Eğer mutfağa girersen bu şekilde düşünmeyebilirsin fakat bunu yapmanı tavsiye etmiyorum. Hala, korkmuyorsun değil mi?

Seslere aldırma. İçinde bulunduğun koşulları görmezden gel, ne de olsa burası bir zamanlar birinin eviydi. Mutfağa gitme. Hayır. Merdivenleri kullan. Dikkatli ol; birinci kattaki oyuncak kamyonun sahibi, biri kan kırmızısı A harfi, diğeri zümrüt yeşili G harfi olan oyuncak bloklarından birini ya da ikisini basamaklarda öylece bırakmış olabilir. Merdivenin en üst basamağına kadar çık, tırabzandan koridora yöneldikten sonra pencerenin önünden geçeceksin. Bordo rengi kadife perdeyi, alttan ucu görünen ayakkabıları fark etsen dahi açma. Evet, onları tamamen göz ardı etmelisin. Korktuğundan değil tabii. Çok da görülecek bir şey yok zaten. Sesler, kulağına acayip tehditler fısıldamaya devam edecek.  Ancak tek yapman gereken koridorda ilerlemek olmalı.

Eğer çok istersen sağdaki ilk kapıya bakabilirsin. Kapıda küçük bir aralık olacak. Odada yalnızca toplanmamış tek kişilik bir yatak, birkaç tane kitaplık ve küçük bir masanın üzerinde daktilo var. Daktilonun ucunda Birinci Dünya Savaşı hakkında yazılan bir tezin başlangıcı duruyor. Komodinin üzerindeki küçük çalar saat iki kere çevrilirse sabah 7.30’a ayarlanacak. Dolaptaki kıyafetler yan yana, tıpkı asker üniforması gibi, özenle asılı. Orada gerçekten görecek pek fazla bir şey yok. Yine de solundaki kapıyı açmaktan daha iyidir. O kapının üzerinde büyük ahşap harfler ile ‘’Sam’’ yazıyor. Ayrıca, koridorda bir ya da iki adım daha ilerleyince gördüğün, sağında kalan kapıyı açmanı önermem. O kapının üzerinde hafif ve italik ahşap harfler ile ‘’Beth’’ yazıyor. Beth’in odasının karşısındaki kapı tuvalet. İdrar kesenin yarattığı baskıya daha fazla dayanamazsan orayı kullanabilirsin. İşini yaparken seslerin kulağına saçma şeyler fısıldamasını aldırma. Duş perdesini sadece pençe ayaklı küvete bakmak için kenara çekme. Korktuğun için değil.

İlerlemen en iyisi. Soldaki son kapıya göz atabilirsin ama bulacağın şey battal boy dört tane poster ve incileri yere dağılmış eski döneme ait, gösterişli bir ayna olacak. Yalnızca dolabın içine bakma. Korktuğundan değil. Ayrıca, sağdaki son kapıyı açmaktan da korkmuyorsun. Yalnızca, yapmazsan daha iyi olur. O odanın içinde, odanın uzak köşesinde diğer dört poster ile ütü masasının arasındaki sallanan sandalyede neyin oturduğunu görmek istemezsin.

En iyisi oraya bakmaman. Sesler hala kulağına hususi şeyler fısıldıyor olacak. Fakat korkmadığını bildiğim için, koridorun en sonundaki kapıya doğru ilerleyeceğini biliyorum. Siyah olan. Kapıyı açtığında fısıldama sesleri susacak. Gölgeden bir duvar ile karşılaşacaksın. Derinden gelen kıkır kıkır gülme sesleri bütün odada duyulsun diye fısıldama sesleri duracak. Söz veriyorum bu yalnızca seni caydırmak için. Fakat biliyorum, senin cesaretin kırılmayacak çünkü sen korkmuyorsun. Cesaretle, bir an bile tereddüt etmeden karanlığın içine adımını atacaksın. Koridordaki ışığın getirdiği aydınlık, sana çok küçük bir görüş açısı sunacak ama yine de ilk merdiven basamağını adım atacaksın. Ardından ikincisine ve üçüncüsüne. İleriye attığın her adım ile kıkırdama daha da duyulur olacak. Başta sesler merdivenin tepesinden geliyormuş gibi gözükse de, oraya ulaştığında ses senin arkanda olacak. Yine de senin korkusuz olduğunu biliyorum. Daha önce yaptığın gibi, sesleri dikkate almayacaksın. Bu kıkırdama sesinin sahibi her zaman senin hemen arkanda ses çıkarmaya devam edecek ama doğrusunu söylemek gerekirse, o yalnızca bu evdeki diğer sesleri gibi ruhani. O, endişeli biçimde odada dolanıp durduğu zamanlarda ses uzaktan gelecektir. Bazen o kadar yakın olacak ki, eğer kendi sesini bildiğin gerçeği olmasaydı kendi kendine kıkırdadığını düşünebilirdin. Fakat hala korkmuyorsun.

Basitçe söylemem gerekirse, sesi umursama. Karanlıkta el yordamıyla ilerlerken, çalışma masaları ile eski mobilyalar ve oyuncakların olduğu kutuları geçecek ve özenle ilerleyeceksin. Bir noktada elin, daha önce evin hanımının olan peştamalı bulabilir. Eğer elini onun sol omzuna götürürsen aşağıya sarkan bir zincir bulabilirsin. Zinciri çekme, çekersen ışıklar açılır. Eğer bunu yaparsan, kıkırdama sesi ruhani olarak kalmaz. Sesin sahibiyle tanışmak istemezsin. Korktuğundan değil.

Karanlıkta kurşundan kutuyu aramalısın. Soğuk, kaba bir metali cildinde hissettiğinde onu bulduğunu anlayacaksın. Bunu yaptığında kıkırdayan kişinin odanın uzak köşesine kadar gerilediğini fark edebilirsin. Kutuyu açmalısın, içinde bir anahtar bulacaksın. Onu alır almaz tavan arasından ayrılmalısın. Kıkırdayan kişi arkandan koşturacak, histerik bir şekilde gülecek. Onun ellerini üstünde hissetmeden önce tavan arasından kaçmalısın. Tereddüt etmeden arkandaki kapıyı kapat ve kapı tokmağının altındaki kapı mandalını kilitle ki kıkırdayan içeride kalsın. Arkanı döndüğünde bütün kapalı kapıların şimdi açık olduğunu ve perdenin altındaki ayakkabıların kaybolduğunu göreceksin. Aileyi uyandırdın, önünden geçtiğin altı kapının içindeki yataklarından kalktılar. Süratli olmalısın. Bütün kapıları olabildiğince hızlı kapatmalısın, ilk gördüğün dahil. Hepsini tavan arasını kilitlediğin gibi kilitle. Onlar ahşap kapıları yumruklayacak ve tekmeleyecekler ama kıramazlar. Eğer bunu zamanında yapabilirsen iyi bir iş becermiş olursun. Yapabileceğini biliyorum çünkü korkmuyorsun.

Şimdi anahtarın var, merhumlar odalarına kilitlendi. Merdivenlerden aşağıya inebilirsin. Fısıldama sesleri geri dönecek fakat bu sefer öncekinden çok daha fazla sert olacak. Sana kızgın bir şekilde terslenecekler, sana tehditler savuracaklar ve saygısız bir biçimde seni uyaracaklar. Ancak, hala onları duymamazlıktan gelmelisin. Çok uzaklara kadar geldin çünkü ne daha önce korktun, ne de şimdi korkuyorsun.

Merdivenlerden aşağıya indiğinde mutfağa girmelisin. Orada şimdi seni bulacak bir şey yok çünkü onu yukarıya, odasına kilitledin. Mutfağın uzak köşesinde bir kapı göreceksin, tavan arasını keşfettiğinde gördüğün kapı ile tamamen aynı. Onu açtığında aşağıya doğru inen bir merdiven keşfedeceksin. Solunda kalan lamba anahtarını açabilirsin çünkü kıkırdayan kilerde değil. İçeri gir ve arkandaki kapıyı kapat. Aşağıya doğru inen merdivenleri takip etmeli ve aşağıya vardığında odanın uzak köşesine gitmelisin. Kilerde pek fazla bir şey yok; birkaç kürek, bir tırmık ve çoğunlukla diğer bahçıvanlık araçları var. Zemin topraktan yapılmış ve orada dışarıya çıkan bir bölme var. Orası senin çıkış yapacağın yer, biraz eski fakat kapı kolayca açılmaz. Merdivenlerden gürültü sesleri geldiğini duyacaksın. Yine de hala korkmuyorsun.

Bodrumun en ucunda, girişin karşısında kalan yerde boş bir duvar var. Orada, yaklaşık 180 cm boyunda olan birinin göz hizasında kalan gevşek bir tuğla bulacaksın. Onu oradan çıkart. Sonrasında daha fazla tuğlayı yerinden sökmen gerekecek. Yeteri kadar tuğlayı çıkardığında bir geçide ulaşacaksın. Geçit, elindeki anahtar ile açılabilir. Bunun yanında; sen geçidi bulduğunda, ailenin odalarından çıkmanın yolunu bulacağını zannediyorum. Ama hala korkmuyorsun.

Aile seni aramaya gelirken evin içinde ayak sesleri duyulabilir. Saklanabileceğin sınırlı sayıda yer olduğundan dolayı hızlı olsan iyi olur. Geçidi anahtar ile açacak ve içeri girdiğinde kendini güvenli bir yerde bulacaksın. Geçidin kombinasyonu, üst kattaki oturma odasında bulunan gazetenin tarihi. Aile, senin nerede olduğunu keşfetmeden önce kadranı çevirmelisin. Bodrumun kapısına vuracaklar, kapı çok uzun süre dayanmaz. Fakat biliyorum, korkmayacaksın.

Oradaki kasayı açtığında içinde bir evrak çantası bulacaksın. Orada evrak çantasını açmaya zahmet etme çünkü aile seni bulmanın eşiğine gelecektir. Onlar şimdi kapıyı kırıp içeri girmiş olsalar bile evrak çantasını kap ve geçide koş. Kilitleme çubuğunu yana kaydır. Gücünü kullan çünkü kuvvetle muhtemel paslanmıştır. Geçidin kapılarını açmak ve gecenin karanlığının içine koşmak için tüm gücünle it. Aile muhtemelen ensende olacak, ancak tüm gücünüzle koşarsan seni yakalayamayacaklar. Çevredeki binalara doğru kaç ve onları kaybet. Saklanacak bir yer bul. Ne yaparsan yap, onlardan kaç ve evrak çantasını kaybetme. Beth öne çıktığında bile, onun göğsündeki yaranın pembe elbisesine kan akıtmasından korkmayacaksın. Beth’in kapısını açmadığına sevinmedin mi? Sam öne doğru sallanarak yürürken ve çökmüş göğüs kafesi, mide sıvısını ağzından çıkmaya zorlarken korkmayacaksın. Onun kapısının yanından öylece geçtiğin için sevinmedin mi? Anne senin peşinden koştuğu sırada kafasındaki kasap satırının açtığı çukurdan et parçaları düşerken bile korkmayacaksın. Mutfağa girmediğin için mutlu değil misin? Gövdesinden çıkan koca bir cam parçası tarafından vücudu parçalanan büyükbaba, senin arkandan koşarken bile korkmayacaksın. Perdeyi çekmediğin için mutlu değil misin? Suyun sırılsıklam ettiği ve boğazındaki yarıktan sıvılar akan Jonathan Amca senin peşindeyken bile korkmayacaksın. Küvete bakmadığın için memnunsundur umarım? Kesik boynuna takılı kravatıyla birlikte loş ışıkta bile gözüken, yanık derili baba çılgın gibi seni takip etse de korkmayacaksın. Dolap kapısını kapalı bıraktığın için mutlu değil misin? Uzuvları kopan ve açlıktan öldüğü için bir deri bir kemik kalan büyük annenin peşinden gelmesinden de korkmayacaksın. Son yatak odasına girmediğin için keyfin yerindedir sanırım? Senin başarıyla tamamlamaya çalıştığın şeyi denemiş son kişi olan, gözleri çökük beyaz saçlı adam peşinden koştururken bile doğru kararlar verdiğin için memnunsun. Onun kaburga kemikleri yırtık kıyafetleri arasından bile görülebiliyor ve hala dünyadaki en iyi şakayı duymuş gibi gülüyor. Onun korkudan mı ya da delilikten mi öldüğünü yalnızca tanrı bilir ama sen hala korkmayacaksın. Onlar senin çok gerinde kalana kadar koşacaksın, sonrasında saklanacak ve bir saat bekleyeceksin. Onların gittiğinden emin olduğunda, evine giden yolu bulmalısın. Biliyorum, bunu başarıyla tamamlayabilirsin çünkü korkmuyorsun. Evde, evrak çantasını açmalısın. Çantanın şifreli bir kilide sahip olduğunu göreceksin, şifre evin adresi. Eğer evin adresine bakmadıysan bir sonraki gece oraya geri dönmen gerekebilir. Bunu yapabileceğini biliyorum çünkü sen korkmuyorsun. Adresi bulduğunda evrak çantasını aç.  İçinde sana bakman için gönderdiğim şeyi ve yaşadığın tüm sorunların sebebini bulacaksın. Yani o evin tapusunu. Bu doküman olmadan belediye evi yıkamıyor. Dikkatli ol çünkü o kâğıt yüz yıldan eski. Onu belediyeye getir ve evin yıkılmasını sağla. Ev yıkıldığında ailem sonsuza kadar dinlenebilecek ve belki ben de, yıllar önce onlara yaptığım şey için duyduğum pişmanlıktan kurtulacağım. Eğer o evi yıktırabilirsen ailemin bedenleri huzur içinde enkazın içine gömülür. Eğer bunu başaramazsan… Evin ön kapısını açık bırakmıştın, değil mi? Tanrı, o eve birinin şans eseri girmesini yasakladı. Ama bunun seninle hiçbir ilgisi yok. Her neyse. Sonuç olarak, korkacak bir şey yoktu, değil mi?

Not: Hikaye yabancı kaynaklardan alınmıştır. Çeviri, takipçilerimden Kutay Dolupınar’a aittir.

YouTube kanalıma aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
Cem’den Dinle YouTube

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: