Hikayeyi okuduktan sonra en aşağıdaki BUNU DERECELENDİR alanından puanlayınız.
Lise öğrencisi olan Andrea o yılın sonu itibariyle artık bir üniversite öğrencisi olacaktı. Fakat önünde tek bir engel vardı. Şehir dışında okumak istemesi ve onu şehir dışına göndermek istemeyen ailesi. Yıllardır istediği ve sonunda avuçlarının içinde olan üniversite ile arasında tek engel buydu. Bir yolunu bulup o hayalini kurduğu üniversiteyi okuması gerekiyordu. Ama ailesini nasıl ikna edecekti. Onunda bir yolu vardı elbet ama henüz Andrea onu bulabilmiş değildi. O izni koparıp istediği şehir dışındaki üniversiteye gidince başına geleceklerden habersiz babasını ikna etmenin yollarını arıyordu. Sonunda annesinin yardımıyla babasının doğum gününde keyifli anını yakalayıp aldığı güzel saati babasına hediye ederek zorda olsa o izni kopardı. Artık hayalleriyle arasında herhangi bir engel yoktu. Sınavı kazanınca eşyalarını toplayıp babasınında yardımıyla üniversiteye yakın bir ev tuttu. Oturacağı mahalle yardımsever ve iyi kalpli insanlarla doluydu. Belli bir zaman geçtikten sonra artık bu minik ve şirin eve alışan Andrea her üniversite öğrencisi gibi partilere katılma zamanının geldiğini düşünerek evinde partiler vermeye başladı. Her şey çok güzel gidiyordu ve hayallerini tamda istediği gibi yaşıyordu. Ta ki doğum gününe kadar. Bir kaç aydır sokaklarda elini kolunu sallayan seri katil ile çalkanan haber kanallarıyla dalga geçen arkadaşlarından ziyade Andrea bu adamdan cok korkmaya başlamıştı. Çünkü işlediği cinayetlerin yarısı oturduğu mahallede işlendi. Ve ölen insanların hepsi doğum gününde ölüyordu ve hepsi Andrea ile aynı üniversitede okuyordu. Andrea doğum günü sabahı mutlulukla ve akşam vereceği partinin hayaliyle uyandı. Bu şehrin en iyi partisi olacaktı. Tabi istediği gibi gitseydi. Ölen diğer öğrencilerin partileri gibi herkes gelmişti o akşam Andrea ‘ nın doğum gününe. Bütün okul öğretmenleri, görevliler ve öğrenciler büyük ve harika bir parti olacaktı. Fakat Andrea’ nın dikkatini çeken bişey vardı. Okul müdürü kimsenin partisine katılmamıştı. Andrea müdürü getirebilir bunun çok havalı olacağını düşündü. Aslında kendi doğum gününü ölüm gününe çevirdiğinde haberi yoktu. Akşam olduğunda insanlar gelmeye başladı. Hertürlğ ısrarla rağmen gelmeyi kabul etmeyen ve bahane uyduran müdür gelmeyecekti. Ya da Andrea öyle sanıyordu. Partimin ortalarında Andrea’ya bir telefon geldi ve arayan müdürü. Doğum günü kutlayarak gelemediği için özür diledi. Ölen her öğrenciye yaptığı gibi. İlerleyen saatlerde Andrea’nın aklına seri katil ve doğum günlerinde ölen öğrenciler geldi. Fakat bu kadar kalabalıkta birşey olmasının imkansız olduğunu düşünerek biraz olsun içini rahatlattı. Gece yarısına doğru partinin en güzel yerinde bilinmeyen bir sebepten dolayı mutfakta yangın çıktı. Herhalde sarhoş öğrencilerden birinin dikkatsizliğiydi. Herkes apar topar evden cıkarak evlerine dağıldı itfaiyenin yardımıyla söndürülen yangın mutfaktan başka bir yeri etkileyememişti. Herşey bittiğinde eve girmek isteyen Andrea kapının üstüne gördüğü not ile hayatında asla yaşamadığı bir korkuyu tattı beyninde. Kağıtta “ÖLÜM GÜNÜN KUTLU OLSUN” yazıyordu. Sarhoş ve asalak öğrencilerden birinin aptalca bir şakası olduğunu düşünerek eve girdi. Elektrikler sorun vardı ve hiçbir odanın ışığı yanmıyordu. Başka yapacak birşey olmadığını düşünerek yatak odasına doğru yürürken odasının kapısında bir not daha gördü. Kapıldığı dehşet tarif edilemezdi. Notta “BODRUMA İN” yazıyordu. Andrea kapıldığı korkuyu sindirmeye çalışarak ağır ağır merdivenlerden inmeye başladı. Babasını ikna ettiği güne lanet ediyordu bir yandan. Bodrum katının kapısı açıp inmeye başladığında hayatında aldığı en kötü koku tokat gibi yüzüne çarptı. İğrenç ve lanet olası bu koku tıpkı ceset gibi kokuyordu. Bodrumun ışını açmak için lambayı aradı ve bulduğunda açtığına bin pişman oldu. Bayılmamak için merdivenlere oturup hüngür hüngür ağlamaya başladı. Çünkü gördüğü şey aylardır korktuğu şeydi. Doğum günlerinde öldürülen ve cesetleri bulunamayan üniversite öğrencileri tavana asılı bir şekilde karşısında duruyordu. Ve hoşgeldin sesiyle irkilerek kendine geldi. Bu ses yabancı değildi. Onu korkutanda buydu. Saatlerce ikna etmeye çalıştığı müdürün sesiydi bu. Hıçkıra hıçkıra ağlarken bağırmak istedi fakat kafasına aldığı darbe ile bayıldı. Uyandığın boynunda bir ve ayağının altında sandalye vardı. Müdür öldürmeden önce her öğrenciye yaptığı konuşmayı Andrea’ya da yaptı. Müdür “Öncelikle bizim üniversitemizi seçtiğin için çok teşekkür ederim tatlı Andrea. Sen ve senin gibi öğrenciler olmasa efendime verdiğim sözü tutamadım. Sizler benim en değerlilerimsiniz. Sizi çok seviyorum. Ölüm günün kutlu olsun” dedi ve ardından Andrea’nın altındaki sandalyeyi tek tekmeyle uzağa fırlattı ve Andrea’nın boğulmasını büyük bir keyifle izledi. Andrea ise kimsenin kendini kurtaramayacağını bilmenin ve boynundaki ipin nefesini kesmesinin acısıyla kendini ölüme bıraktı. Müdür ise yıllardır şeytanla yaptığı anlaşmayı bu yılda yerine getirerek her yıl bir öğrenci sözünü tuttu. Bu olaydan aylar sonra müdürün cesedi okulun bodrum katında parçalanmış şekilde bulundu Andrea’nın ailesi ise kızlarının kayıp ihrabını vererek cesetleri bulmakta polise istemeden yardımcı oldu. Fakat aralarında kızlarının da cesedini görünce onlarda şehir dışında izin verdikleri güne lanet ettiler.
Yazar: Geylan Çakır
Sen de Hikayeni Gönder
Hikayeyi okuduktan sonra aşağıdaki BUNU DERECELENDİR alanından puanlayınız.